kaşını geriye atmış o masum bakışın
karası malum karganın ağzından çalınmış bir keder mi yoksa.
ak mendili oyalı bir sevinç mi. şaşırdım birden
kokusu bir kar tanesinin kamaşan hüznüne karışırken
susmak yakışır mı şimdi bize. yararken o yelkenin ak ipleri
Karadeniz’i . saçların köpüren dalga gönlümüze.
Bir buz kıracağı ışıltısı ikimiz arasında olmasın mı yani. bahara
bademler açacak nasılsa.
bu sabah kendimi asmayacağım herkese inat.
Parmağıma gül takacağım evlilik niyetine. çeyizi olmayan bir
bakire nasılsa ve her nasılsa bir gelin. ki kimse sözünü etmiyor o
ilk gece denen acı badem kokulu gerçeğin.
Sizin başınıza gelmemişse hiç ihanet. Kargalarla dost
olamazsınız. Karda yalnız kalırsınız kazma kürek. Yol göstereni
çoktur ihanetin hançerine bir zalimin göz yaşı bulaşır ki sizi
yalnızlığınızdan tanır.
Ayağa kalkmayın. İhanete susanlar. Yalnız kalamazlar.
O zaman. durmasın çözsün o kurdeleyi çocukluğumuzun İsrafil’i
Tık nefes bir emir eri ölüm. her yaş günümde söyledim.
söylüyorum. bu kadar yakın durmak iyi değil aşka
yorar bedeni ve kalbi diyorlar. İnanmıyorum.
Bir sabah uçacağım kargalara inat. uçamazsam
uçar gibi yapacağım kar tanelerine bakarak.
Göğsümde büyüttüğüm o irin yavaş yavaş çözülüyor
bir buzağının ince dişlerinde
senin bana özlemin sevgilim
ne çok benziyor kanatsız bir göğe.



